Kulüpler Birliği’nde Beşiktaş‘ın “Ligden çekilen ekiplerin maçları geçersiz sayılsın” talebioylanmış ve 11 grubun 7’si siyah-beyazlılara takviye vermişti. TRT Spor’da gündeme dair açıklamalarda bulunan Çebi, TFF’yi amaç aldı.
“SONUNA KADAR GİDECEĞİM”
Ligden çekilen kadroların maçlarının geçersiz sayılmaması durumunda UEFA’ya gideceklerini belirten Çebi, “Sonuna kadar gideceğim. Gitmek zorundayız. Zira, bu ligin adil olacağını düşünmüyorum. 2 sene önce Beşiktaş, 1 golle şampiyon oldu. Şampiyonu bu kadar ince çizgilerin belirlediği bir oyun, futbol! 19 tane deplasman ben oynayacağım, sen 17 tane oynayacaksın. Ben alanımda 17 maç yapacağım, sen 19 yapacaksın. Ekonomik masrafları de değerli ancak haydi bir kenara koyun, siz bunu yaparken ‘Deplasmanda oynamanın ne değeri var’ diyemezsiniz. O denli bir şey yok. Çıksın bu 2-3-4 grup meraklıysa, kendi alanımda oynayacağım maçları deplasmanda oynayacağım desin, desin bakalım adaletten bahsediyorlarsa. Adaletten bahsediyorsanız, her türlü eşit şartlarda yarışmış olmanız gerekiyor.” dedi.
Ahmet Işık Çebi‘nin açıklamaları şöyle:
“CAMİALAR MİLLETİN MALIDIR”
“Deprem sürecinde derin acı çektik. Düşünceler büyük, kolay çözülecek üzere değil. Vakit içinde bu millet, bunun altından kalkacaktır. İçinde bulunduğumuz coğrafya maalesef sarsıntı, sel üzere felaketlere çok açık bir yapıda. Herkes üzere biz de elimizden gelenleri yaptık. En uygun taraf şuydu; çok çabuk vakitte devreye girdik. Alandaki rekabetimiz nedeniyle kimi şeyleri tartışsak bile bu topluluklar o denli yahut bu türlü bu milletin malıdır. Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor, hepsi… Biz de ‘Bırakmam Seni Türkiyem’ olarak bir kampanya başlattık. Kampanyaya ilgi yeterli durumda. Tekrar hatırlatmak istiyorum, unutulabilir. 6 tane okul kelamı verdik. Hasebiyle Beşiktaşlılar’ın, iş adamlarının kampanyaya takviye vermesi kıymetli.
“YANLIŞ FORMDA ANLAŞILARAK GÜNDEM OLDUK”
Depremden evvel 3 gün sonrasıydı. Bu toplantıda birkaç alternatif üzerinde duruldu. Yük olarak üzerinde durulan mevzu, sarsıntıdan ziyan gören 2 tane ekibin müsabakaya devam edemeyecekleri, ligde kalma hakları koruma edilmeleri hakkında karar birliğine vardık. Herkes itirazsız, canıgönülden bunu kabul etti aslında. Yanlarında olacağımızı da söyledik, kapılarımızı da hepimiz açtık. Onların çekilmesiyle alakalı birkaç alternatif söylendi. Herkes görüşünü söyledi. Kulüpler Birliği Liderimiz Sayın Ali Koç Beyefendi ile TFF Liderimiz Sayın Büyükekşi Beyefendi’nin açıklaması var o günlerde, iki tane alternatif üzerinde duracaklarını söylediler. Oradan bir karar çıkmadı. Yalnızca görüş alışverişinde bulunuldu. Bahis o gün kapandı. Daha sonra TFF, 2-3 görüşten birini benimsedi ve açıkladı. Maalesef o açıklama çok erken yapıldı. 25 gün sonra da yapılabilirdi. Aslında ligler yeteri kadar ertelendi. Lig başlamadan 1-2-3 gün önce de açıklanabilirdi. 3 hafta evvel açıklanması gereksizdi. Biz de yanlış halde anlaşılarak gündem olduk.
“TFF’NİN ALDIĞI KARAR DOĞRUYMUŞ ALGISI YARATILDI”
Bize bir soru soruldu, yanıt verdik. O gün, şu an uygulanan sistemin adaletli olmadığını söyledik. Söylediklerim o an yanlış anlaşıldı. Anlayabiliyorum. O gün sessiz kalan rakiplerimiz, kendi taraftarlarını ve toplumsal medyalarını el altından devreye soktuğunu biliyoruz. Beşiktaş‘ta muhalefette olan arkadaşlarımızın toplumsal medya ayakları da katıldı. O andaki durumu anlayamayan, duygusal olan Beşiktaşlı kardeşlerimiz de vardı. Hepimiz duygusalızdır, ben çok güzel anlıyorum. Onlar da yanlış oldu halinde onlara katıldı. O anda da güya TFF’nin aldığı bu karar doğruymuş algısı yaratıldı.
“RAKİPLERİMİZ GÜZEL İŞ BAŞARDILAR”
Rakiplerimizin menfaatine yarayacak halde bu süreç yönetildi. Rakiplerimiz âlâ iş başardılar yani. Sonuç prestijiyle adaletten uzak olduğunu tez ettiğimiz bu kararın, o günkü sıcak atmosferden etkilenilerek çarçabuk alınmış olabileceğini kendimize nazaran gerekli enstrümanlarla gündeme getirmeye başladık lig başladıktan sonra.
“O GÜN DE İTİRAZ EDECEKTİNİZ”
İşin farklı tarafı şu; o gün sessiz kalanlar, bugün biz ‘Bu karar gerçek değil’ diye gündeme getirdiğimizde birden teğe konuşmaya başladılar. O gün bizim niyetimiz doğrultusunda bir karar alınmış olsaydı, o gün konuşmayanlar konuşacaktı. Şayet bugün konuşuyorsanız, o gün de itiraz edecektiniz. Bu net. Bunu ortaya koymakta yarar var. O gün işlerine gelen karar uygulandığı için hiç konuşmuyormuş üzere davranarak, toplumsal medya vasıtasıyla birçok insanın hissine dokunarak Beşiktaş‘ın, öteki birçok kulübün adaletli bulduğu bu sistemi desteklemiş oldular.
“NASIL BİR SONUÇ ÇIKACAĞINI BİLMİYORUM”
TFF, bu kararı almıştır. Değiştirebilir. Zira daha lig bitmedi. Değiştirmesini talep ediyoruz. Şu anki durumu adil bulmuyoruz. O gün, TFF’de yaklaşık 7 grubun temsilcilerinin şu andaki uygulamanın yanlışsız olmadığını, ligden çekilen grupların oynamış oldukları maçların ta baştan beri yok kararında bulduklarını söz ettiler. Öteki 4 tanesi bunun gerçek olduğunu söyledi. Orada olmayan öteki 6 kulübe sorulacağı belirtildi. Bugün akşama kadar kulüpler yazılı bir formda görüşlerini bildirecekler. Nasıl bir sonuç çıkacağını inanın bilmiyorum. 7 tane kulübün 1-2 tanesi puan olarak avantajlı gözükse dahi başka 5-6 tanesi hiçbir biçimde menfaatlenmemesine ve kısmen ziyan görmelerine karşın adaletin bu olmadığını söylemeleri çok enteresandır.
“TEPKİLİ DEĞİLİM”
İşlerine gelmese dahi, yürüyen kararın yanlış olduğunu tabir etmeleri çok değişiktir. ‘Bu karar işime geliyor ancak bunun değişmesi lazım, Beşiktaş Kulübü’nün söylediği doğrudur’ diyen 7 tane kulüp var. Öteki 4 tane kulüp ise; çok değişik, onları da anlıyorum, hürmet duyuyorum, hiçbir biçimde kusurlu bulmuyorum; bizim puan tablosuna baktığımızda, bu işimize geliyor, oburu gelmiyor deyip yürüyen sistemi desteklediler. Yani şu andaki puan durumuna nazaran işlerine geldiği içindir. Bunu net bir biçimde söz etmişlerdir. Reaksiyonlu değilim. Hürmet duyuyorum.
“TÜM KAMUOYUNUN DİKKATİNİ BURAYA ÇEKMEK İSTİYORUM”
Mevcut durumun yürümesini isteyenler, büsbütün puan odaklıdır. Öbür şu anda yürüyen sisteme muhaliflerin ise dezavantajlı olsa dahi adaletli olmak gerektiğini söylemesi çok farklı. Ben bunun üstünde durmak istiyorum. Yalnızca bahis bu. Nokta. Benim teklifime muhalefet edenler yalnızca içinde bulundukları puan durumu nedeniyle muhaliftirler. Lehimizde olanlar ‘Bu bize yaramasa dahi adalet bunu gerektiriyor’ diyorlar. Tüm kamuoyunun dikkatini buraya çekmek istiyorum.
“BUGÜN DE KONUŞMAYIN”
O gün konuşmayanlar, bugün de konuşmasınlar. Bugün de konuşmayın! Ne oldu bugün! İşinize gelmeyen bir karar çıkabilir tedirginliğiyle mi konuşmaya başladınız.Demek ki, o gün de konuşacaktınız aleyhinize karar çıksaydı. Biz bu işi nereye dayandırıyoruz? UEFA içinde bulunduğumuz kurum. Katılıyoruz faaliyetlerine. İktisadından faydalanıyoruz vs. TFF diyor ki, ’31 Mart tarihi prestijiyle, şubat sonunu kapsamak kaydıyla, rastgele bir kulübe bonservis borcunuz olmadığını, oyunculara, teknik takıma borç olmadığını ve hatta vergi dairesine, devlete borcunuz olmadığına dair dokümanlar getirin diyor. TFF’ye diyoruz ki ekonomik durum var, bizi biraz vergi konusunda muaf tutsanız falan ‘Olmaz’ diyor. UEFA, ‘Belgeleri getireceksin’ diyor. Düzgün de UEFA’nın bu durumunu koşul olarak kulüplerin önüne koyuyorsunuz da, UEFA’nın önünüze koymuş olduğu ‘Ligden çekilen kadro olursa, oynamış olduğu maçlar silinir’ kararını niçin yok sayıyorsunuz. İkili standarttır bu.
“NE HİKMETSE BEN DAİMA ZAMANLAMAYI YANLIŞ YAPIYORUM”
UEFA’nın kararını yok sayıyorsunuz. Neye dayandırıyorsunuz bu kararınızı? ‘Geçmişte alınan kararlar’ diyorlar. Efendim, geçmişte alınan şeylerle bir ülke, bir federasyon, bir şirket yönetim edilemez ki! Kaideler değişiyor. Maç maç, hakem hakem mevzuyu kıymetlendirmekten yoruldum. Çok da sağlıklı değil. Husus A-B-C hakem yahut MHK lideri üzere mevzularla çözülecek değil. Bu sistem sıkıntısı. 1-1.5 sene önce hakemlerin birçoğu misyondan aldı. Yenilerle yola devam edilmesi düşünülürken, Tahkim şu bu kararlarıyla bu hakem arkadaşlar geri döndü. Bunların gönderilmesinin ve yenilerin gelmesinin yanlışsız olduğunu söyledi. Vaktinin yanlış olduğu söylendi. Ne hikmetse ben daima zamanlamayı yanlış yapıyorum. Bu türlü bir algı yapıldı ancak alakası yok, tam vaktiydi. Yanılgı yapıldı ve bu hakemler tekrar geriye maalesef geri geldiler.
“BIRAKIN GİTSİNLER”
O günkü MHK dağıtıldı, yerine öteki MHK getirildi. MHK’yi değiştirmekle bu işler çözülseydi, 50 kez çözülürdü. Ben bahse Umut Meler, Kalkavan isimleriyle yürümek istemiyorum. Bu hakemlerle, hakemleri karalamayla alakalı tabirim yok. Bu hakemlerle ilgili telaffuzlar var. Fenerbahçeli taraftar penaltımı vermedi, ötekisi şampiyonluğumu elimden aldı diyor. Kapatalım bu defteri, yeni bir sayfa açalım demekti temennim. Bırakın gitsinler, bırakın orijinaller gelsinler. Beyaz bir sayfayı hakemlik için açmadığımız takdirde süreksiz pansumanlarla Türk futboluna katkı veremeyecekler.
“UEFA’YA İŞİMİZE GELİNCE UYUYORUZ”
O gün VAR kayıtlarını açıkladılar. Alakasız bir bahiste bizim maçı gündeme alıyorsunuz. Talep eden kim, bizim ne alakamız var. Ona da reaksiyon gösterildi. Ben bir sefer şunu anlayamadım? Gözlerimizle gördüğümüz hakem kararlarını, konuştuklarını kulaklarımızla duysak ne olacak, ne mahsuru var? Biri beni bir ikna etse. Ben razı geleceğim. UEFA’ya çok uyuyoruz ya, kural buymuş, işimize gelince uyuyoruz.
“BENİM ŞİRKETİMDE NE BİR HAKEM NE GÖZLEMCİ VAR”
O gün benim söylediğime de bir yanıt vardı. Bana söylendi karşılık biliyorum. ‘Hangi şirkette çalıştığına dair bilgi’ falan filan. Bana ne soruyorsunuz, gidin o vakit MHK’nin tamamını çıkartın nerede çalışıyorlar, her birinin çalıştığı yer var. Çok şükür benim şirketimde ne bir tane hakem ne gözlemci hiçbir tane yok.”
